Yazı kategorisi: Genel, Tatlı Tuzlu

Olmayanı Oldurmak!

Çok uzunca bir zamandır nefes alıp vermek zorlaşmıştı. Sanki göğsüme saplanıp kalan bir bıçak vardı da yetmezmiş gibi bir de etrafımdakiler sürekli onu kanırtıp duruyordu. Onlar yaramı deştikçe, hayata karşı sergilediğim o dik duruş nedense hep ardı arkası kesilmeyen kadehlerle azalıyordu. Aslında içmiyor, onu yaralarıma döküyordum. Belki temizlenir belki bir daha hiç kanamaz diye… Nedense kurtuluş için seçtiğim her şey yanlıştı… Beni, ne seviyorum dediğim işim kurtarabilirdi ne de çok seviyorum diyen dostlarım…

Sanki çırpındıkça daha çok battığım ve asla canlı kurtulamayacağım bir bataklıktaydım… Önce tek bir ayağımı, sonra komple vücudumu kaybetmiştim… Beni yavaş yavaş içine çeken o yapış yapış şeyin aslında diğer insanlar olduğunu iş işten geçtikten sonra fark ettim… Asla burnundan kıl aldırmayan ben, hayatımın tüm iplerini başkalarına teslim etmiş, sonra da beni yeni biri haline getirmelerini istemiştim. Güvenmiş, ilk defa hesap kitap yapmadan salmıştım kendimi… Hatta öyle bir salmıştım ki bir ara neden benim gözümün üstünde kaş var demeye bile başlamıştım…

Yavaş yavaş kanıma karışan, yıllarca ördüğüm duvarları tek bir sözle yerle bir etmeme sebep olan şeyi belki de aylarca düşündüm. İçimde sıkışan, beni bir anda ters düz eden ve asla olmadığım birine dönüştüren şey neydi ki? Onca sorgu sual sonunda, uykusuz geçen geceler hatta uyuduğumda bile içinden çıkmak için çırpındığım şeyin sonunda cevabını buldum…

Benim sorunum aileydi. Onca yıl tek başına mücadeleden sonra, hırçın dalgalara tek başına göğüs gerdikten sonra tek derdim; işte ailem diyeceğim birilerini yaratmaktı. Yaratmaktı diyorum çünkü var olmayı oldurmak için yoğrulmuştu bedenim… Düşünsene toplumun en küçük birimini kurmak için canla başla didinmiş, kendimi değiştirmek için acımasızca duvarlarımı yıkmış şimdi de çırılçıplak kalmıştım…

Peki ne olmuştu çırılçıplak kalınca… darbelere daha açık daha gelmiştin değil mi? Hala anlamadığım, hala oldurmaya çalıştığım o sevimli aileydi beni öldüren, kanirtan… Kabul etmeliydim ki olmayanı oldurmak asla bir insanoğluna verilmiş yeteneklerden değildi….